Anasayfa Moda ve StilBugün Ne Giymeli Değil: Bugün Ne Hissetmeli?

Bugün Ne Giymeli Değil: Bugün Ne Hissetmeli?

Yazar Büşra Akça
0 yorum 54 görüntülemeler

Bugün Ne Giymeli Değil: Bugün Ne Hissetmeli?

Sabah alarmın o acımasız sesiyle uyandığında, muhtemelen aklına gelen ilk soru “Bugün ne giyeceğim?” olur. O an, dolabın derinliklerinden sana bakan bir dizi kıyafetle, günün tüm zorluklarını ve beklentilerini tek bir kombinle çözmeye çalıştığın bir savaş alanı gibidir. Daracık kot pantolon mu? Yoksa o salaş elbiseyle gizli bir pijama partisi mi? Gömlekle otoriter bir havaya bürünmek mi, yoksa tişörtle “ben rahatım” mesajı vermek mi? Karar vermek, bazen günün kendisinden daha yorucu olabilir. Ama ya bu soruyu tamamen yanlış sorduğumuzu fark etsek? Ya asıl sorunun “Bugün ne giymeli?” değil de, “Bugün ne hissetmeli?” olduğunu anlasak?

Kıyafetlerimiz, aslında bizim duygularımızın, ruh halimizin ve o güne dair beklentilerimizin birer yansımasıdır. Bir nevi, bedenimizin giydiği ruh halleri gibidirler. Üzerimize geçirdiğimiz her parça, dünyaya verdiğimiz küçük bir mesajdır. Bu mesajı, bir gün öncesinin yorgunluğuyla mı, yoksa yeni bir başlangıcın heyecanıyla mı hazırladığımız tamamen o anki hislerimize bağlıdır.

Pazartesi Sendromu ve Süper Kahraman Pelerini

Pazartesi sabahı… Hafta sonunun rehaveti hala üzerimizdeyken, birçoğumuzun ruh hali, “Lütfen, sadece beş dakika daha” diyen iç sesimizle aynı frekanstadır. Böyle bir günde, dolabından çıkan o en rahat, en pamuklu, en sevdiğin sweatshirt, senin için bir süper kahraman pelerini görevi görür. O sweatshirt, sana konfor ve güven verirken, bir yandan da günün yoğunluğuna karşı “Ben buradayım ama zorlamayın” mesajını gönderir. O gün üzerine oturan ama sıkmayan bir pantolon giyersin, çünkü hem işlerini halletmek istersin hem de kendini bir pranga altında hissetmek istemezsin. Bu kombin, aslında “bugün enerjim düşük, bana iyi davranın” diyetlerinin giyilebilir halidir. O günkü modun, rahatlık ve sadeliktir.

Çarşamba Havası ve Orta Yol Bulma Sanatı

Haftanın ortasına geldiğimizde, Pazartesi’nin ağırlığı yavaşça hafiflemiş, ama Cuma’nın coşkusu da henüz hissedilmemiştir. Çarşamba, bir nevi “ortalık” gündür. Ruh halimiz, hem profesyonel kalmak hem de biraz olsun kendimize alan açmak arasında gidip gelir. Bu moddayken, gardırobun sana sunduğu çözüm, daha akıllıca seçilmiş parçalardır. Belki şık bir bluzun altına rahat bir pantolon giyersin. Ya da klasik kesim bir elbisenin altına spor ayakkabı tercih ederek, şık ve rahatlık arasında mükemmel bir denge kurarsın. Bu kombin, “Ben hem ciddiyim hem de hayattan zevk alıyorum” diyen senin yansımasıdır. O günkü modun, denge ve uyumdur.

Cuma Coşkusu ve Kendini Kutlama Ruhu

Ve nihayet Cuma! Bu günün ruh hali, çoğu zaman bir kutlama havasındadır. Hafta boyunca gösterdiğin çabanın, emeğin ve sabrın karşılığında kendini ödüllendirme isteği ağır basar. O gün, dolabının en canlı renklerine, en cesur desenlerine elin gider. Belki uzun zamandır giymeyi beklediğin o iddialı elbiseyi, belki de en sevdiğin deri ceketi giyersin. Makyajın biraz daha belirgin, aksesuarların biraz daha göz alıcı olabilir. Çünkü o günkü modun, özgüven, neşe ve kendini kutlamaktır. Bu kombin, “Evet, başardım ve şimdi kendimi şımartma zamanı” diyen ruh halinin dışa vurumudur.

Kış Günlerinde Renklerle Dans

Kıyafetlerimiz sadece ruh halimizi yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda onu şekillendirebilir de. Soğuk ve kasvetli bir kış gününde, dışarıdaki gri havaya inat, üzerine canlı renklerde bir kazak giymek, ruh halini anında değiştirebilir. O canlı renk, sanki kendine küçük bir ışık yakmak gibidir. Modun düşükse bile, o renkli kazak sana hafif bir neşe ve enerji aşılar. Böylece, kıyafetin sadece bir ayna olmakla kalmaz, aynı zamanda bir katalizör görevi görür; duygunu dönüştürür.

Sevgili Hırka ve Güvenli Liman İhtiyacı

Hepimizin dolabında, giydiğimizde bizi adeta saran, bir güvenli liman gibi hissettiren bir parça vardır. O, belki de eski bir hırka, belki de çok sevdiğin bir palto olabilir. Bazı günler, dış dünyanın acımasızlığına karşı kendini koruma ihtiyacı hissedersin. Böyle bir günde, o sevgili hırkanı giydiğinde, sanki bir kalkanla donanmış gibi hissedersin. Bu hırka, sadece soğuktan korumakla kalmaz, aynı zamanda içsel bir huzur ve güvenlik duygusu verir. O günkü modun, korunma ve huzur arayışıdır.

Yeni Bir Başlangıç ve Cesur Bir Ceket

Hayatında yeni bir sayfa açtığın, ilk buluşmaya gittiğin veya yeni bir işe başladığın günlerde ise duygular biraz karışıktır. Hem heyecan hem de hafif bir tedirginlik bir arada yaşanır. Böyle bir günde, üzerine giydiğin şık bir ceket, sana sadece profesyonel bir hava katmaz. Aynı zamanda duruşunu dikleştirir, kendine olan güvenini artırır ve “Ben buradayım ve hazırım” demeni sağlar. Bu ceket, o günkü modunun cesaret ve kararlılık olduğunun bir göstergesidir.

Bugün Ne Hissetmeli?

Kıyafetlerimizle kurduğumuz bu ilişkiyi anladığımızda, gardırobumuzun sadece bir giysi yığını olmadığını, aynı zamanda bir duygu paleti olduğunu fark ederiz. Her parçanın, içinde bir hissi, bir anıyı, bir beklentiyi barındırdığını görürüz. Önemli olan, o sabah ne giyeceğine karar vermeden önce, o gün ne hissetmek istediğini kendine sormaktır.

Bugün ne giymeli değil, bugün nasıl hissetmek istiyorum? Huzurlu mu? Kendine güvenen mi? Neşeli mi? Güçlü mü? Bu soruların cevabını bulduğun zaman, doğru kıyafetin seni bulması zaten kaçınılmazdır.

Unutma ki, giydiğin kıyafetler dışarıdan görünen yüzündür, ama o kıyafetleri anlamlandıran ve onlara ruh katan şey, içinde taşıdığın hislerdir. Her sabah aynanın karşısına geçtiğinde, kendine “Bugün ne giymeliyim?” diye sormak yerine, “Bugün nasıl bir hisle yola çıkmalıyım?” diye sorarak güne başlamak, hem daha bilinçli hem de daha keyifli bir deneyim sunar. O zaman anlarsın ki, en şık kombin, en pahalı kıyafetlerden değil, içinde en iyi hissettiğin ve en doğru duyguyu yansıtan parçalardan oluşur.

Yorum Bırakın